Tualim.net

Tualim.net (http://www.tualim.net/)
-   Minyatür Sanatı (http://www.tualim.net/minyatur-sanati/)
-   -   Yaprakların İkinci Baharı Tezhip (http://www.tualim.net/minyatur-sanati/1972-yapraklarin-ikinci-bahari-tezhip.html)

Tualim 29.04.10 23:03

Yaprakların İkinci Baharı Tezhip
 
Yaprakların İkinci Baharı Tezhip


http://www.denizce.com/images/toplum...yaprakhat7.jpg


Kapalıçarşı'nın 'kapalı kutu'larından birini açtık. İçinden, Nick Merdenyan'ın, hat ve tezhip sanatını kullanarak hayat verdiği tablo gibi yapraklar çıktı...
Kitaplar, sadece okunmak için değildir. Bazen hasretin paylaşıldığı en iyi arkadaştır. Sevdiklerin fotoğrafları konur içine; annenin, babanın, kardeşin, sevgilinin... Ve aralanır kitabın yaprakları, hasret gelip çattığında... Çiçeklerin vazodaki iki üç günlük ömründen sonra, ebedi istirahatgâhları olur kitaplar; ikinci hayatları... Bazen de bir yaprağın yatağı olur uykuya çekildiği. Yine aralanır kitap; belki yıllar sonra...

Nick Merdenyan da, çok beğendiği bir çiçeğin iki yaprağını koymuştu kitabının arasına.
Oğlunun vaftiz töreninde hediye edilmişti. Yaprak saklamak gibi bir tutkusu yoktu. Sadece o an içinden gelmiş ve kütüphanesinden çıkardığı bir kitabın arasına gelişigüzel yerleştirivermişti. Sonra da unutmuştu... Aradan epey bir zaman geçti. Bir konu hakkında araştırma yapması gerekiyordu. Rafa uzandı eli; o kitaba. Sayfalarını araladı. Karşısında ipek gibi duran iki yaprak vardı. Sebebini bilmediği bir heyecan duydu içinde.
Solmuş yapraklar, içinde bir şeyleri yeşertmişti. Kısa süre sonra, bu heyecanın nedenini bulup bir ilki gerçekleştirecekti Nick Merdenyan.
Zihninde tasarladığı şekiller, desenler ve mesajlar, hat ve tezhip sanatıyla yapraklara dökülüverecek; dünyanın dört bir yanından insanın evine girecekti...

Hoşgörü, Sevgi ve Barış
Hikâyenin kahramanı, 1968'den beri Kapalıçarşı'daki Cevahir Bedesteni'nde esnaflık yapan Nick Merdenyan'dan dinleyelim devamını...
"Bu kurumuş yapraklarla ne yapılabilir diye düşünüyordum hep. Yaprakların üzerine hat sanatı yapılıp yapılamayacağı geldi aklıma. Ve bu fikri, komşumuzun dükkânına gelen bir kaligrafi ustası arkadaşımla paylaştım. O da çok heyecanlandı bu fikir karşısında. Bir süre sonra kaligrafi ustası, yapraklarla çıkageldi. Birine Kanuni Sultan Süleyman'ın tuğrasını, diğerine de Yunus Emre'nin 'Sev seni seveni' sözünü kufi yazıyla işlemişti. Aynı gün Amerikalı bir çift dükkânıma geldi. 'Hat sanatıyla yapılmış bir şeyler arıyoruz. Nereden bulabiliriz?' diye sordular. Ben de tuğralı olan yaprağı gösterdim. Hanımefendinin yüzündeki heyecanı hiç unutamıyorum. Güzelliğine henüz doyamadığım yaprağı onlara sattım. Ve böylece macera başlamış oldu"...
Nick Merdenyan, on yıl kadar önce başladığı bu macerayı, profesyonel olarak yürütüyor şimdi.
Yazı ve resim sanatının bin bir çeşidini kullanarak çeşitli tasarımlar yapıyor; bu tasarımlar da Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Çini Bölümü mezunu Hülya Kalaycı ve Ebru Yalkın'ın maharetli elleriyle yaprağa nakşediliyor.
İlk tasarımlarına İslam'dan seçtiği konularla başlayan Merdenyan, "Kaligrafide en zengin kültür İslam. Daha sonra Hıristiyanlık ve Musevilik'ten de konuları işlemeye başladık yapraklarımızda" diyor. Yapraklarında en çok vurguladığı tema ise, hoşgörü, sevgi ve barış... Hangi dine mensup olursa olsun, hemen herkesin benimseyeceği güzel sözleri kullandığını vurguluyor Merdenyan. "'Bu da geçer yahu' diye çok güzel bir söz var, onu kullandık bir yaprağımızda. Bir süre önce de çok hoşuma giden bir söz daha buldum: 'Gel keyfim gel'. Bu sözü de en kısa zamanda bir yaprağın üzerinde görmek istiyorum."
Merdenyan, kişiye özel tasarımlar da yapıyor. Yeni evli çiftlere, farklı hobilere sahip kişilere, bebek dünyaya getirenlere... "Her yıl Amerika'da Harley Run diye motor tutkunlarının büyük bir buluşması var. Örneğin onların amblemlerini, yaprağın üzerine işletip götürmüştüm."
Merdenyan'ın ilham kaynağını sorduğumuzda da şöyle bir yanıt veriyor: "Hayatım 1968'den beri Kapalıçarşı'da geçti. Yani antikaların, güzel şeylerin arasında. Birçok şeyden etkileniyorsunuz tabii. Ayrıca eski kitapları çok karıştırırım. Böylece kendiliğinden geliyor fikirler."

Yapraklar Amerika'dan
Bir yaprağı kurutmaya başladığınızda, zaman içinde yaprak deforme olup çatlamaya, kırılmaya başlar. Ancak Merdenyan'ın kullandığı yapraklarda hiçbir bozulma yok. Hele üzerindeki hat ve tezhiplerle kusursuz birer tablo gibiler. Meğer her yaprakla olmuyormuş bu çalışma. Merdenyan, iki yaprak türünü kullandıklarını anlatıyor.
Dieffenbachia ve caladium. Bu yapraklar Türkiye'de yetiştirilmediği için, önceleri Hollanda'dan temin etmiş. Ancak bazı ekonomik nedenlerden ötürü bu ülkede yetiştirilmesi durdurulunca, Merdenyan Florida'daki seralardan ithal etmeye başlamış yaprakları. "Bu yapraklardaki en büyük şans, tamamen kuruduktan sonra bile elastikiyetini kaybetmemesi. Bir de boyayı çok iyi kabul ediyorlar." İşe ilk başladıklarında boya konusunda sıkıntı çektiklerini belirten tasarımcı, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki profesörlere danışarak doğru tekniği bulduklarını söylüyor. "Boyanın içine çeşitli maddeler konularak özel bir karışım elde ediliyor. Yani boyalarımız tamamen yaprağa özel". Bu teknikle yapılan yaprakların ne kadar uzun ömürlü olacağını sorduğumuzda da şöyle yanıtlıyor bizi: "On yıl oldu, hiçbir bozulma görmedim. Çerçeve içinde muhafaza edildikleri için de yüzlerce yıl bozulmadan kalacaklarını ümit ediyorum. Yoksa benim için büyük bir şok olur".

Bir Buçuk Yıllık Uyku
İşin en meşakkatli bölümlerinden biri de, yaprağın kurutulma aşaması. Şaşıracaksınız, yaprakların kuruması bir buçuk yıl kadar bir zaman alıyor. Haftada en az iki kez, yaprakların 'uyudukları' yerleri değiştiriyor Merdenyan. "Onları uyuyor kabul ediyorum. Uykuya dalıyorlar ve bir buçuk yıl sonra ikinci hayatlarına başlıyorlar. Eğer yerlerini değiştirmezsem, yapraklar sayfalara yapışabiliyor." Her yüz yapraktan sadece 30-40 tanesini ikinci hayatına döndürebilen Merdenyan, bu iş için sabırdan önce aşk lazım diyor. "Aşk olmazsa sabır olmuyor. Yaprakların rüyalarınıza, hayatınızın her anına girmesi lazım. Onlardan başka hiçbir şey düşünemez oldum. Etrafımdaki insanlar 'kendine gel artık' diyorlar. Oysa pozitif bir enerji var bu yapraklarda ve bu enerjinin onlarca, yüzlerce eve gireceğini düşününce daha da mutlu oluyorum. Bu, benim için zevkli ve heyecanlı bir oyun..."
Nick Merdenyan'ın dükkânından ayrılıyoruz. Ses ve renk cümbüşünün içinde yolumu ararken, Orhan Veli'nin şiiri çalınıyor zihnime:
"Kapalıçarşı deyip de geçme / Kapalıçarşı kapalı kutu"...

Alıntıdır..


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:06.

Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.