Tualim.net

Tualim.net (http://www.tualim.net/)
-   Yabancı Şairlerin Şiirleri (http://www.tualim.net/yabanci-sairlerin-siirleri/)
-   -   Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri (http://www.tualim.net/yabanci-sairlerin-siirleri/2148-allen-ginsberg-siirleri-sair-allen-ginsberg-siirleri.html)

Şiir Renk 14.08.10 23:49

Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri
 
Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri

Akademiler İçin

Kendini bilmez bir yığın cahil cühela
korkak ve cansıkıcı herif kalkıp şiire saldırıyorlar.
Şiirin nasıl yaratıldığını bilmeden.
Bu düdüklerin yoluna bir şiir çıksa
onu tanımadan geçip giderler.
Geçip gitseler gene iyi, güpegündüz ırzına geçerler
onun

Politikacılar İçin

Benim Şiirim çılgınlıktır, meleksel çılgınlık!
Tamam mı?
Benim şiirimin, kimin kime ateş etmesi gerektiği
konusundaki materyalist önerilerle
hiç bir ilgisi yoktur.
Birey, düşgücünün gizleri...
bir başka deyişle, koşullara sığmayan can,
böylesi bilinçlikler için satılığa çıkarılmamıştır.
Evren yepyeni bir çiçektir.
Ve Amerika keşfedilecektir.

Allen Ginsberg

Şiir Renk 14.08.10 23:51

Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri
 
Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri

Amerika

Amerika her şeyimi verdim sana, şimdi bir hiçim
17 Ocak 1956 ve iki dolar yirmi-yedi sent.
Kendi kafam bile destek değil bana.
İnsanlarla savaşı ne zaman sona erdireceğiz Amerika?
Al şu atom bombanı ***ına sok.
Kafam bozuk, Amerika, bir de sen üstüme varma,
Kafam yerine gelene dek şiir miir de yazmayacağım.
Söyle bana Amerika ne zaman melekleşeceksin sen?
Ne zaman anadan doğma olacaksın
Ne zaman bakacaksın mezarlıktan Amerika?
Ne zaman milyonlarca troçkistine yakışır olacaksın?
Amerika, kitaplıkların niçin gözyaşı ile dolu?
Amerika, Hindistan'a yumurtaları ne zaman yollayacaksın?
Amerika bu senin kılı kırk yarmalarından bıktım artık.
Ne zaman süpermarket'e gidip, şu güzel gözlerim için
gerekenleri alabileceğim?
Amerika, her şeyin bir yana, eksiksiz olan bir sen varsın
bir de ben, öbür dünya değil.
Şu makinalarına da dayanasım kalmadı Amerika, bil.
Bende bir ermiş olma isteği uyandırdın.
Bu tartışmayı çözmek için bir başka yol olmalı.
Burroughs şimdi Tanca'da, sanmıyorum ki geri dönsün
Korkunç bir şey olurdu bu.
Sen de korkunç musun Amerika yoksa bir oyun mu bu?
Saplantımdan döneceğimi sanıyorsan aldanıyorsun.
Öyle üstüme varma Amerika, ne yaptığımı biliyorum ben.
Amerika, erikler çiçek döküyor.
Aylardır gazete okuduğum yok, her gün
cinayetten birisi Kodesi boyluyor.
Amerika, Wobblie'lere tutkunum ben.
Küçükken komünisttim Amerika, özür mözür de dilemiyorum
şimdi her fırsatta esrar çekiyorum.
Günlerce evde oturup iş olsun diye kilerdeki gülleri seyrediyorum.
Chinatown'a gittiğimde kafayı çekiyorum ölesiye,
ama hiç kimselerle yatamıyorum.
Bu işin içinde bir şamata olduğunu sanıyorum.
Ah! Sen beni Marx okurken görmeliydin Amerika.
Ruh doktorum hiçbir şeyin yok diyor.
Hiçbir şeyim yok gerçekten, Tanrı' ya yakarma dahil.
Mistik görünümlerim ve kozmik titreşimlerim var yalnız.
Amerika, daha sana Max Amcam Rusya'dan döndükten sonra
ona yaptıklarından söz açmadım.
Sana sesleniyorum Amerika.
Heyecanlarının daha Time eliyle yönetilmesine göz yumacak mısın?
Ben Time'a tutkunum Amerika
Her hafta bir tane alıp okuyorum
Köşebaşındaki şekercinin yanından geçerken kapağı beni gözlüyor
Onu Berkeley Halk Kitaplığı'nın bodrum katında okuyorum.
Sana hep sorumluluktan söz ediyor. İş adamları ciddi.
Film yapımcıları ciddi. Herkes ciddi, ben hariç.
Zaman zaman Amerika ben değil miyim diye düşündüğüm oluyor.
Yeniden kendi kendimle konuşmaya başladım işte.
Asya bana karşı ayaklanıyor Amerika.
Bir metelik talihim yok.
En iyisi ulusal kaynakları inceleyip, onlara dönmek.
Ulusal kaynaklarım, biliyorum, iki parça esrar,
binlerce cinsiyet organı, saatde 1400 mil hızla giden
bir özel basılmaz edebiyat ve yirmibeşbin tımarhane.
Cezaevlerinden ve beşbin güneş ışığı altında saksılarda
Yaşayan fakir fukaradan sözetmiyorum.
Fransa'daki kerhaneleri kaldırdım, şimdi sıra Tanca'da.
Katolik olmasına katoliğim ama gene de Başkan olmak istiyorum.
Amerika senin bu alık ve çılgın havanda nasıl kutsal bir yakarma yazabilirim?
Dörtlüklerime Henry Ford gibi devam edeceğim,
yazdıklarım onun çıkardığı otomobiller kadar
kişisel, üstelik her biri değişik cinsiyetten.
Amerika dörtlüklerimi peşin para 2500 dolardan satarım sana,
eski dörtlüklerimi de 500 eksiğine alırım.
Amerika Tom Mooney'i serbest bırak.
Amerika İspanyol cumhuriyetçilerini kurtar.
America Sacco ve Vanzetti ölmemeli. Amerika ben Scottsboro çocuklarıyım.
Amerika, yedi yaşımdayken anam hücre toplantılarında götürürdü beni,
orda bize leblebi satarlardı, bir karneye bir avuç leblebi
beş sent ve söylev beleşti
herkes bir melekti orda Amerika ve işçiler karşı iyi
duygularla doluydu herkes içtendi Amerika ve bilemezsin
parti 1833'de nasıl iyiydi ve Scott Nearing ne hoş
bir ihtiyardı Bloor Ana bir seferinde nasıl da ağlatmıştı
beni bir kez İsrael Amter'i görmüştüm orda.
Her biri birer casus olmalıydı onların.
Amerika biliyorum gerçekten savaşmak istemiyorsun.
Amerika onlar rus haydutları biliyorum.
Ruslar onlar Ruslar ve Çinliler. Ve Ruslar. Ve Ruslar.
Rusya bizi canlı canlı gövdeye indirmek istiyor.
Lüpletmek istiyor. Gücünde çılgına dönmüş Moskof.
Elimizden arabalarımızı ve garajlarımızı almak istiyor.
Chicago'yu ele geçirmek istiyor. Onun kızıl Reader Digest'a İhtiyacı var.
Bizim otomobil fabrikalarımızı Sibirya'ya taşımak istiyor.
Benzin istasyonlarımızı o büyük iğrenç bürokrasi yönetsin istiyor.
İyi bir şey değil bu.
O kızılderililere okuma yazma öğretmek istiyor.
Onun güçlü kuvvetli zencilere ihtiyacı var.
Bizi günde on-altı saat çalıştırmak istiyor.
İmdat.
Amerika bu iş ciddi.
Amerika ben bunları televizyona bakarak çıkarıyorum.
Amerika doğru mu bunlar ?
Hemen çalışmaya başlasam iyi olacak, öyle görülüyor.
Ama orduya yazılmak istemiyorum, ne de fabrikalarda tasviye tekerleği çevirmek,

miyobun biriyim, üstelik kafadan çatlak.
Amerika dönsün çark. Nasılı masılı yok. Şu oğlan omuzlarımızla dönsün.

Çeviri: Ferit Edgü ve Orhan Duru

Allen Ginsberg

Şiir Renk 14.08.10 23:52

Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri
 
Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri

Kaliforniya'da Bir Süpermarket

Seninle ilgili neler geçiyor aklımdan, Walt Whitman,
başağrısıyla yürürken kenar mahallerde ağaçların altından,
ürkekçe seyrederek dolunayı.
Açgözlü bitkinliğimle satın alacak imgeler aranırken neon
meyve süpermarketine uğradım, senin siparişlerini düşleyerek!
Şu şeftalilere bir bak ya da şu alacakaranlıklar! Aileler tam
takım alışverişte: Koridorlar, kocalarla dolup taşıyor! Avakadoların
içinde kadınlar, domateslerin içinde bebekleri! ya sen, Garcia Lorca,
senin ne işin vardı karpuzların orada!

Gördüm seni, Walt Whitman, çocuksuz, yalnız, koca obur, dolaptaki
etlerin arasında dolanırken ve dikizlerken tezgahtar çocukları.
İşittim seni birşeyler sorarken: Kim katletti bu domuz pirzolalarını?
Muzlar kaça? Sen, Meleğim misin benim?
İzleyerek seni dolandım parlak konserve
yığınları arasında
ve dükkan dedektifi takip etti hayalimde.
Beraberce adımladık koridorları bu ıssız düşümüzde,
enginarları tadarak, dondurulmuş lezzetlerin her birinden aşırıp
kasaya hiç uğramadan.

Nereye gidiyoruz, Walt Whitman? Bir saate kalmadan kapanacak
kapılar. Sakalın hangi yönünü gösteriyor gece?
(Dokunuyorum kitabına ve süpermarket serüvenimizi düşlüyorum,
bir garip hissediyorum kendimi.)
Issız sokaklarda mı yürüyeceğiz bütün gece? Gölgeler gölgeler
ekliyor ağaçlar, tek ışık yok evlerde, bir başımıza kalacağız ikimiz de.
Mavi arabalar geçerken yanımızdan sesiz klübelerimize doğru yol
alacak mıyız dersin, yitik sevgi Amerikasını düşleyerek?
Ah, sevgili atam benim, kır sakallı, aylnız ve yaşlı cesaret hocası,
nasıl bir yerdi senin Amerikan, küreklere asılıp terk ettiğinde
buraları Charon ve sen dumanlar içindeki sahile çıkıp izlediğinde
geminin kayboluşunu karanlık sularında Lethe'nin?

Allen Ginsberg

Şiir Renk 14.08.10 23:54

Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri
 
Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri

Lsd 25

Milyon kere milyon gözlü bir canavardır o.
Tüm fiilleri ve kendi kendi içinde gizlenmiştir o.
Elektrikli yazı makinalarında mırıldanır
Kendine bağlı bir elektrik gücüdür o, kendi telleri
Olduğu zaman
Geniş bir örümcek ağıdır
Ve ben örümcek ağının son milyonuncu sonsuz uzantısı
üstünde bir tasalı kişi
Yitik, ayrık, bir solucan düşünce, bir kendi kendisi
Çin'in milyonlarca iskeletinden biri
Özel yanlışlıklardan biri
Ben allen ginsberg bir ayrık bilinç
Tanrı olmak isteyen ben
Sonsuz Uyum'um en küçük titreşimini duymak isteyen ben
Titreyerek ateşteki uçucu müzik tarafından yokedilmesini bekleyen ben
Tanrı'dan tiksinen ve ona bir ad veren ben
Sonsuzluk yazı makinasından yanlışlar yapan ben
Ben, mahvolmuş ben
Ama evrenin öbür ucundan milyon gözlü adsız bir örümcek
Sonu olmayan bir ağ örüyor kendinden
Canavar olmayan canavar elmalarla, kokularla,
Demir yollarıyla, televizyonlar, kafataslarıyla yaklaşıyor
Bir evren ki kendi kendini yiyor, bir evren ki kendi kendini içiyor.
Kafatasının kanı
Göğsü kıllı tibetli yaratık ve karnının üstündeki Zodyak
Eğlenmesini bilmeyen bu adaklık kurban

Aynadaki yüzüm, ipek saçlar, gözlerimin altında çizgiler halinde
Birikmiş kan, emici, bir kokuşuk, bir kokuşkan uçarılık
Bir hırıltı, bir zırıltı, sonsuzluk içinde bir bilinti ki
Tüm Evrenlerin gözünde bir sürüngen
Varlığımdan kurtulmaya çalışarak, Göz'e girmeyi beceremeden
Kusuyorum, trans halindeyim, gövdem çırpınıyor, miğdem
Buruluyor ağzımdan sular geliyor, burda Cehennem'deyim
Örümcek ağları üstündeki çıplak yaşamsız mumyaların sayısız
Kurumuş kemikleri, Hayaletler, bir Hayaletim ben
Müzikte bağırıyorum durumumu, odaya, yakınımda kim varsa ona,
Bağırıyorum, siz, Tanrı mısınız siz?
Hayır, Tanrı olma mı istersiniz?
Cevap yok mu?
Her zaman bir Cevabın olması mı gerek? Cevap verin,
Sanki benim elimde Evet ya da Hayır demek
Tanrıya şükürler tanrı değilim! Tanrı'ya şükürler Tanrı değilim!
Ama girebilmek için Birlik'in Evet'ini özlüyorum
Dalabilmek için evrenin her köşesine, hangi koşullar altında olursa olsun
Bir Evet, var... bir Evet varım, yaşıyorum... bir evet siz
Varsınız yaşıyorsunuz... bir Biz
Bir biz
Ve bir Şu olmalı, ve bir Onlar, ve bir Cevapsız Şey
Borulardır o,
Multiple Scelorosis'dir o,
Umudum değildir o
Sonsuzluktaki ölüm değildir
Sözüme dikkat

Bir Hayalet Tuzağı, Sıkkım ya da Tibet'te bir rahibin dokuduğu
renk renk binlerce ipliğin bir birleşik biçimi
Örülmüş, gerilmiş, ruhsal bir tenis raketi
Bakınca, uçucu ışık dalgalarının yayıldığını görüyorum
Milyarlarca yıl gibi teller üstünden akıyor parlak enerji
Tellerin kumaşı tılsımla değiştiriyor renklerini
biri öbürüne Doğru tıpkı, sanki
Hayalet Tuzağı
Evren'in küçük bir örneğiymiş gibi
Bilinç birbirine bağlayan makinanın algılayan parçası
Dışarda, Zaman içinde Gören'e doğru dalgalarını salıyor
Kendi görünümünü küçük bir örnekte sunuyor
bir kez - ama her zaman için

Dikkatlice yenileyerek aşağı doğru sonsuz değişiklerle
Ve bu her parçada aynı her yerde aynı
Gerçek Başlangıç'tan bu yana uzayın derinliklerinde kendi kendini
Çoğaltan bu enerji - ya da görünüm
Bir 'O' ya da bir 'Aum' olabilir
Kendi öz Görünümü'nün modeli üstünde kendi kendini kuşatmış
bu bir tek Sözcük'ün çeşitlemelerini çekerek
En uzak Nebula ve en geniş Astrolojilerin dalgalarında dışa
doğru dönüyor
Yüklü, kendi kendine sadık kalması için, bir Fil derisi üstüne
Çizili Mandala'da
Ya da gülümseyen bir düşsel Fil'in böğründeki resmin fotoğrafında
Fil'in görünüşü her ne kadar yersiz bir şakaysa da-
Bir Ateş Şeytanınca tutulmuş bir İşaret olabilir bu.
ya da bir geçicililik canavarı
Ya da boşluktaki karnımın fotoğrafında
Ya gözümde
Ya da haç çıkaran rahibin gözünde
Ya da kendisine kendi gözünde bakan ve ölen
Ve gerçi bir göz ölse de
Ve gerçi benim gözüm
ölse de
Milyon gözlü canavar, Adsız, Cevapsız, Benden-saklanan,
sonsuz varlık
Kendi kendisini doğuran Yaratık
En küçük bir davranışıyla titreten, bütün gözleri aynı anda ayrı ayrı yerlere
bakan
Tek ve Tek-Olmayan kendi yönünde kıpırdanan
Daha sonrasını bilemem

Ve ben bu canavarın betimlemesini yaptım
Ve bir gün bir başkasını göstereceğim
Bir Cryptozoid duyganlığı bu
Sürünüyor ve dalgalanıyor denizin dibinde
Kenti teslim almaya geliyor
Her bilinci yok ediyor
Evren kadar ince, karışık
Kusturuyor beni
Çünkü göze görünmesini kaçıracağımdan korkuyorum
Nasıl olsa beliriyor
Nasıl olsa beliriyor aynada
Deniz gibi aynadan da yıkanıp geçiyor
Sonsuz dalgalanmalar bu
Aynayı temizleyince çekiliyor ve Bakan'ı boğuyor.
Yeryüzünü boğuyor yeryüzünü boğduğunda da
Kendi kendi içinde boğuluyor
Müzikle dolu bir ceset gibi açıklara doğru yüzüyor
Kafasında bir çocuk gülüşü
Karanlık denizde bir ölüm çığlığı
Kör bir heykelin dudaklarında bir gülümseme
O orda
Benim değil
Kendim için kullanmak isterdim onu
Kahraman olmak için
Ama bu bilince satılık değil o
Her zaman kendi yolunda ilerliyor
Tüm yaratıkları bitirecek
Geleceğin radyosu olacak
Zaman içinde kendi kendini duyacak
Dinlenmek istiyor
Kendi kendisini görmekten, kendi kendisini duymaktan yorgun
Başka bir içim istiyor bir başka kurban
Beni istiyor
Bana akıl veriyor
Bana varoluş nedenini veriyor
Bana sonsuz cevaplar veriyor
Ayrık olmak için bir bilinç ve görmek için bir bilinç
Ya bir olacağım ya da bir Başkası, alın yazım bu,
Hem ikisiyim hem de hiçbir değilim demek
Ben olmasam da kendi kendiyle uğraşabilir o
Cevapsız bir Çift'tir o
Elektrikli yazı makinalarının üstünde vınlıyor o
Parçalı bir sözcük yazıyor
Yazdığı parçalı bir sözcük

Allen Ginsberg

Şiir Renk 14.08.10 23:55

Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri
 
Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri

Mandala

Tanrılar kendi gövdeleri üstünde hora tepiyorlar
Yeni çiçekler açıyor Ölüm'ü unutarak
Göksel gözler kuruntunun yürekvuruğu ötesinde
Şen şakrak Yaratıcı'yı görüyorum
Bandolar dünyalara marşlar çalmak için kalkıyor
Bayraklar ve flamalar aşkınlık içinde dalgalanıyor
Sonsuzluk içinde en sonunda çok gözlü bir görünüm kalkıyor
Yapıttır bu! Bilgidir bu! İnsanoğlunun sonudur bu!


Allen Ginsberg

Şiir Renk 14.08.10 23:56

Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri
 
Allen Ginsberg Şiirleri - Şair Allen Ginsberg Şiirleri

Şarkı

Dünyanın ağırlığı
aşktır.
Yalnızlığın yükü
altında,
Hoşnutsuzluğun yükü
altında,
o ağırlık
taşıdımız o ağırlık
aşktır.

Kim öyle değil diyebilir?
Düşlerde
o ağrılık sürtünür
bedene,
düşüncelerde
bir mucize
yaratır,
hayalinde
kıvranır
insan olup
doğuncaya dek
saydamlıkla yanıp tutuşan
yüreğinden bakınır
çünkü yaşamın yükü
aşktır,

ama biz taşırız onu
yorgun argın,
dinlenmek zorundayız
artık
aşkın kucağında,
dinlenmeliyiz
kolları arasında aşkın.

Dinlenmek olmaz
aşk olmadan;
uyku yoktur
görülmezse
aşk rüyaları
çıldırsan da, üşüsen de
kafandan çıkmasa da
meleklerle makineler,
son dilek
aşktır
-acı olamaz o,
inkar edemez
kendini tutamaz
inkar edilirse:

Öyle ağırdır ki yükü.
-vermek zorundadır
çünkü düşünceler gibi
geri çevrilemez de
verilir
yalnızlıkta
ölçüsüzlüğünün
mükemmelliğinde.

Sımsıcak gövdeler
birlikte ışıldılar
karanlığın içinde,
el uzanır
bedenin
tam ortasına,
ten ürperir

mutlulukla
ve can sevinçle belirir
göze

evet, evet
işte buydu
beni istediğim,
hep isterdim bunu,
hep istedim bunu,
dönmek istedim
içinde doğduğum
bedene.


Allen Ginsberg


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:11.

Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.