Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.04.09, 03:07   #3
Kullanıcı Profili
Tualim
YÖNETİCİ
 
Tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetTualim
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 2
Mesajlar: 1.665
Konular: 1221
Bulunduğu yer: İstanbul
Standart

Lionel Richard, ekspresyonizmi anlatırken şu cümleleri sarf eder:

“Gerçeklerden kaçıp soyutlamaya sığınma eğilimi, o zamanın sanatçısının toplum içindeki durumundan kaynaklanıyordu. Burada yine Almanlara özgü bir evrim göze çarpar: yazar toplum içinde küçük burjuva konumundaydı; ama bir aydın olarak belli bir sınıfa dâhil değildi, toplumsal bir kimliği yoktu. Yazar bu boşluğun bilincindeydi ve bunun ona verdiği sızıyı kendi içine kapanarak yok etmeye çalışıyordu. Toplumun baskısı altında alman aydınının çektiği acı, onu kendinden başka amaç aramayan bir sanat yöneltti. Sanat özgürlüğe giden yol olarak görülüyor, böylelikle estetik bir duygu, dini bir niteliğe bürünüyordu.”

5.4. Eğitici, Faydacı sanat:
Dışavurumcu sanatkârlar, kimi zaman ümitli, kimi zaman karamsardırlar. Kendilerini reformcu addederler. Amaçları okuyucuyu eğlendirmek ve estetik haz değil, onu sarsarak ve şaşırtarak içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtarmak ve değiştirmektir. Okura farkındalık aşılanır.

5.5. Dil ve üslup:
Ekspresyonistler için önemli olan geniş kelime haznesi, değişik dil imkânları ve yenilenmiş dildir. Bir noktadan sonra dilde bulunan kalıplar yeterli görülmemiş ve yeni kelime türetmeye kadar varmıştır iş. Çeşitlilik, coşkulu anlatım ve ölçülülük esastır. Geleneksel formların ortadan kaldırılması, şifre dili diye anılan yolla gerçekleşiyordu. Bu üslup dadaizme yol açtı diyebiliriz.

6- Türlerinin özellikleri

Erken dışavurumcu şiir örnekleri Fransız şair Arthur Rimbaud tarafından verilmiştir. Ayrıca Charles Baudelaire’in “Les Fleurs du Mal” adlı şiir derlemesi son harekete geçiştir şiirde.

Lirik türünde kendini gösteren dışavurumculuk, şiirde derin heyecan ve sıcaklık yanında çok kere de mübalağa ve ifrat göstermekte, şekilsizlik ve ölçüsüzlüğe düşmektedir. Burhanettin Batıman, eser kahramanları hakkında şu yorumu yapar:

“Eserlerde karakterler çok kere kendi mukadderatlarını yaşamayan, bilakis şairin fikrini taşıyan varlıklar olduğundan, canlı bir mahiyet arz etmezler.”

Realite umumiyetle şairin ruh süzgecinden geçtiği için çok kere değişmiş, tanınmaz hale gelmiştir. Hadiseler natüralist görüşle tasvir edilmez. Olayların seyrine yazarın müdahalesi vardır.

Ekspresyonizmin dramatik eserleri natüralist tiyatroya tepkidir ve sırf tekniğe dayanan bu medeniyetin boşluğuna karşı mücadele ederler. Natüralist tiyatrodaki psikoloji, samimiyet, sükûn ve trajediye karşılık, Ekspresyonist dram büyük şekil, heyecan abstraksiyon ve tip tasviri ortaya koyar.

Dışavurumculuk resim sanatından gelme bir terimdir. Resimde ekspresyonist yaklaşım üzerine Felsefe Sözlüğü şöyle der:

“Bu bir metafizik sanat anlayışıdır. Pratik bir örnekle açıklamak gerekirse, bir karpuzu resmeden tabloda bir karpuz görülmez, çünkü paranteze alınmış özdeksel bir dış dünya varlığıdır. Buna karşı ressamın “karpuzun kendiliği olarak kavradığı öznel bir biçim” resmedilmiştir. Bu çığırın yol açıcısı ünlü ressam Van Gogh’dur. Bu akıma özellikle Picasso’yla, aynı felsefel temelde olan Kübizm’e varmıştır. Gerçek biçimler, yerlerini, geometrik biçimlere bırakmıştır. Çünkü geometrik biçimler “varlığın kendiliği”’dirler. Güzel bir kadın, metafizik çözümlemede, geometrik bir biçimdir. “

Ayrıca, Barbara Baumann, bu akımın resim sanatında önemli bir noktaya değinerek şunları söyler:

“Mecmualardaki baskı resimler ve gazete resimleri, yazılmış kelimelerin etkisini tamamlıyordu. (…) Norveçli ressam Eduard Munch’un “Çığlık” adlı tablosu, ekspresyonist duyguların ifadesinin en ünlüsüydü.”

Ekspresyonist toplum gerçeğe sırt çevirdiği için başarılı olamamıştır. Georg Lukàc, “ekspresyonizm son burjuva toplumunun soysuzlaşmış bir anarşist çehresidir. Toplum gerçekliğini görmemiştir.” diyerek ekspresyonist akıma olan tepkisini dile getirmiştir.

Tiyatro eserlerinde acımasız parodiler, karikatürü aşan abartılar, kaba saptırmalar vardır. Bu rağbet görmemiştir.

Sonuç olarak söylemek gerekirse, 1924 yılındaki iktisadi iyileşmeyi saymazsak, ekspresyonizm kendi içinde başarısız bir akım olmuştur. Ekspresyonistler ne savaş problemini çözebildiler, ne yeni insanı gerçekleştirebildiler, ne yeni ve güçlü bir estetik program ortaya koydular, ne de bu çerçevede güçlü eserler ortaya koyabildiler.

----------------------------------------------------------

7. Kaynakça:

AYTAÇ, Gürsel. Çağdaş Alman Edebiyatı, Ebabil Yayıncılık, İstanbul, 2005.

BATIMAN, Burhanettin. Alman Edebiyatı, 1.Baskı, Remzi Kitabevi, Ahmet Sait Matbaası, Ankara, 1945.

BAUMANN, Barbara. & OBERLE, Birgitta. Deutsche Literatur in Epochen, Max-Hueber Verlag, München, 1985.

CEVİZCİ, Ahmet. Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2005.

ÇETİŞLİ, İsmail. Batı Edebiyatında Edebî Akımlar, 7.Baskı, Akçağ Basım Yayın Pazarlama A.Ş., Ankara, 2006.

HANÇERLİOĞLU, Orhan. Felsefe Ansiklopedisi: Kavramlar ve Akımlar, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2000.

KARAALİOĞLU, Seyit Kemal. Edebiyat Akımları, İnkılâp ve Ata Kitabevleri, İstanbul, 1983.

TUNCAY, Yiğit. “ Öznelci – İdealist Bir Çığlık: ’Dışavurumculuk’ ”, Yeni İnsan Dergisi, Sayı 26, 1994.

Not: Çağdaş Alman Edebiyatı dersi için sunum olarak hazırlanmıştır. Sivas, 2007

ALINTI
__________________
TUALİM
Tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla