Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26.04.09, 10:07   #2
Kullanıcı Profili
Tualim
YÖNETİCİ
 
Tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetTualim
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 2
Mesajlar: 1.665
Konular: 1221
Bulunduğu yer: İstanbul
Standart Çarkuşe Sanatı

Anadolu Selçukluları ve Beylikler Döneminde Cilt. Anadolu Selçukluları’na ait en erken cilt örneği XII. yüzyılın sonlarına aittir. Bir Anadolu Selçuklu cilt kapağında, gerek kendinden önceki ve sonraki Türk ciltleriyle, gerekse diğer İslam ciltleriyle, bölümleri açısından farklılık görülmez. Fark cildin yapısından değil süsleme anlayışından ve bunun uygulanmasından gelmektedir. Selçuklu ciltleriyle Selçuklu üslubunu sürdüren ciltler incelendiğinde süslemelerin zamanın ahşap, çini, taş, maden ve minyatür sanatlarındaki motiflerle büyük bir paralellik gösterdiği görülür. Her İslam cildi gibi Anadolu Selçuklu cildi de ön ve arka kapaklar, mikleb, sırt, sertab ve iç kapaktan oluşur.
Kapaklar. Anadolu Selçuklu ciltlerinde ön ve arka kapaklar çok defa ayrı karakterde süslenmiştir. Mesela birinin geometrik motifi, diğerinin rumili yahut şemseli veya şemseleri yuvarlak ve oval olarak farklı yapıldığı görülmektedir. Bunların yanında her iki kapağı aynı karakterde olan ciltler de bulunmaktadır. Selçuklu ciltlerinde kapakların içleri, derinin altın varak veya zermürekkep kullanmadan kabartma desenlerle soğuk baskı tarzında süslenmesi sebebiyle kendine has bir özellik taşır. Bu süslemelerde, ağırlık rumilerde olmak üzere bitkisel ve geometrik bir motif zenginliği görülür.
Mikleb. Miklebler çok defa uzantısı oldukları arka kapaklar tarzında süslenmişlerdir; kapak tezyinatıyla ilgisiz olanları da görülür. Miklebde, kapak şemselerine benzer şemsenin dışında en çok kullanılan tezyinat unsuru hilal ve mühr-i Süleyman’dır. Ayrıca zemini tamamen örgü ve geçmelerle doldurulmuş örnekler de bulunmaktadır.
Sırt. Selçuklu ciltlerinde sırt daima düz ve yumuşaktır; kamburalı örneklere rastlanmaz.
Sertab. İlk dönem sertablarında tezyinat yoktur. Daha sonraları sade bir bezeme yapılmıştır; nadiren de yazılı olurlar.
Ciltlerin Tezyinatı. Anadolu Selçuklu ciltlerinde, Türk sanatının bütün kollarında kullanılmış olan motiflerin hemen hemen tamamı aynen görülmektedir. Bu süsleme unsurlarının başlıcalarını şöylece sıralamak mümkündür:
1. Şemse. Cilt kapaklarında yaygın bir şekilde kullanılan ve daha çok rümi, hatayi ve geçmelerden meydana gelen ışınlı güneş motifi biçiminde tanımlanabilecek olan şemselerde şu tipoloji tesbit edilmektedir: Düz yuvarlak, 4 dilimli yuvarlak, 6 dilimli yuvarlak, 8 dilimli yuvarlak. 10 dilimli yuvarlak. 12 ve daha çok dilimli yuvarlak, düz yuvarlak içinde mühr-i Süleymanlı, dilimli yuvarlak içinde mühr-i Süleymanlı, sade mühr-i Süleymanlı, yuvarlak içinde 5-8-10-12 kollu yıldızlı, 6 kapalı kollu yıldızlı, 8 kapalı kollu yıldızlı, merkezi 8- 10- 12 kollu yıldızlı ve tek veya çok merkezli geometrik zeminli, rümi, hatayili, yuvarlaktan ovale geçişe hazırlıklı, düz-ince oval, dilimli oval, klasiğe yakın oval, zencir-i saadetli, sekiz- gen, dikdörtgen gen, dikdörtgen.
2. Rumi. Türk süsleme sanatlarının hemen her dalında eskiden beri kullanılan ve özellikle Anadolu Selçukluları tarafından çok sevilip geliştirildiği için Anadolu’ya ait’ anlamındaki rumi adıyla anılan bu tezyinat unsuru, Orta Asya Türk sanatındaki hayvan figürlerinden kaynaklanmaktadır. İslamiyet’in kabulünden sonra stilize edilerek hayvanI karakteri tamamen kaybedilmiş ve soyut bir motif haline getirilmiştir. Anadolu Selçuklu ciltlerinde rumiler kapakların dışında, içinde ve mikleblerde zemini tamamen kaplarken zencireklerde, şemse merkezlerinde ve diğer tezyini unsurlar arasında da uygulanmıştır. Bu tezyinatın kullanıldığı en eski cilt 592 (1196) yılına aittir. XII. yüzyılın sonlarında başlayan bu uygulamanın Selçuklu üslubu içerisinde XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam ettiği görülmektedir.
3. Geometrik süsleme. Türk ve Anadolu Selçuklu süslemelerinin en çok kullanılanı olan ve yaygın biçimde arabesk adıyla anılan geometrik bezemelerin menşeinin Orta Asya Türk sanatına dayandığı bilinmektedir. Geometrik motifler ciltlerin muhtelif yerlerinde mevzii olarak veya zemini kaplayan yıldız ağları şeklinde kullanılmıştır. Başlangıcı ve sonu belli olmayan, çok karışık gibi göründüğü halde tam bir düzen ve ahenk gösteren bu yıldız ağlarının kâinat düzenini, her şeyin üstünde olan ilahi iradeyi ve Allah’ın sonsuzluğunu ifade ettiğine inanılmaktadır. Selçuklu ve Selçuklu üslubunu sürdüren geometrik tezyinatlı ciltlerin en eski örnekleri X1I. Yüzyılın ikinci yarısına, en yenileri ise XV. yüzyılın ikinci yarısına aittir.
4. Bitkisel süsleme. Diğerlerine göre daha az rastlanan bu süslemeye “hatayi’ de denilmektedir. Çok defa aslı anlaşılamayacak derecede stilize edilerek kullanılan bitkisel motifler Anadolu Selçukluları’nda oldukça sade görünümlüdür. Bu tezyinat Beylikler döneminde gelişmesini sürdürmüş, asıl zenginliğine ise Osmanlı sanatının klasik döneminde ulaşmıştır. Selçuklu ciltlerinde daha çok kapak içlerinde kullanıldığı görülen bitkisel motiflere miklebde de rastlanır. En eski örnek XIII. yüzyılın sonlarına ait olup miklebde ve rumi ile birlikte kullanılmıştır.
5. Geçme ve girift örgülü süsleme. Diğer Türk ciltlerine oranla Anadolu Selçuklu ciltlerinde daha çok görülen bir tezyinat girift örgü ve geçmelerdir. Çok değişik uygulamaları olan bu tezyinata şemse zemininde, bordür ve zencirekte, geometrik yıldız ağları arasında ve özellikle mikleble köşebentlerde rastlanır.
6. Yazılı süsleme. Müslümanlığı kabullerinden sonra İslam sanatının en büyük temsilcisi olan Türkler, diğer sanat kollarında olduğu gibi ciltçilikte de Kuran yazısını tezyinat bir unsur olarak görmüşler, özellikle sülüs, nesih, küfi yazıları şemselerin içinde, zencireklerde veya doğrudan köşebentlerde, sertabda, kapak içlerinde kullanmışlardır.
Bu ana süslemelerin dışında nokta, balık pulu, gamalı haç, çarkıfelek, zencir-i saadet, hilal, güçle, zikzak, baklava dilimi, fırfır, güneş kursu gibi çeşitli motifler de görülmektedir.
Osmanlılar Döneminde Cilt. XV. Yüzyıl (Erken Dönem). XV. yüzyıl. Anadolu Selçuklu cildinden Osmanlı cildine geçiş devridir. Osmanlı ciltlerinin ilk örnekleri Fatih Sultan Mehmed zamanından kalmadır ve bunlarda Anadolu Selçuklu tesiri açıkça görülür. Ancak Fatihin özel kütüphanesi için yazılan kitaplar hattıyla, tezhibiyle, cildiyle, hatta kağıdıyla Türk kitap sanatında o devre damgasını vuran başlı başına bir üslüp oluşturarak yeni bir sanat çığırı açmışlardır. Fatih döneminin ciltleri Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Memlukler’in son devirlerinde yapılanlarla benzerlik gösterirse de üslupları farklıdır. Fatih devri Türk cildi için bir yükselme çağıdır ve ilk ciltçilik teşkilatı da bu yükselmeye paralel olarak II. Bayezid zamanında kurulmuştur. Bu döneme ait ilk örneklerden birinin kapağında yer alan kabartma motiflerin altınlanıp teberle taranması suretiyle yapılmış süsler, o asırda eşine başka bir millette rastlanmayan sanat eseri niteliğinde ciltlerin meydana getirildiğini göstermektedir. Bu dönemde bazı kapak içlerinin yapılışında da değişik bir teknik uygulanmıştır. Bu teknik dış kapağın zıddı bir renkte olan iç kapak derisinin boya veya altınla süslenmesidir. Ayrıca katı’ tarzı iç kapaklar da bulunmakta ancak bunların Timurlu ve Safeviler’inkiler gibi çok renkli olmayıp zeminde bir veya iki renk ihtiva ettikleri görülmektedir. Şemseler, yuvarlaklarına da rastlanmakla birlikte çoğunlukla ovaldir.
Bu devirde kahverenginin çeşitli tonlarındaki derilerin yanında kırmızı, vişneçürüğü, mavi, mor, nefti, zeytüni, tahinT ve siyah deriler de kullanılmıştır; bunların bazılarına özellikle iç kapaklarda rastlanır. Ciitleri çoğunlukla üçlü yaprak (seberg), gonca, ıtır yaprağı, bulur, tepelik, penç, hatayi, ortabağ (agraf), tığ, nilüfer, gül ve rumi geçmeler süsler manzara, girift tezyinat ve canlı motifleri pek bulunmaz. XV. yüzyılda deriden başka lake ve kumaş ciitler de yapılmıştır.
XVI. Yüzyıl (Klasik Dönem). XVI. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun her sahada olduğu gibi cilt sanatında da en muhteşem çağı olmuş ve bu yönden de klasik dönem adını almıştır. Ciltteki bu gelişme me biraz da XVI. yüzyılın başlarından itibaren her renk deriyi üretebilen Osmanlı dericiliğinin gelişmesine bağlıdır. Belirli üslupların doğduğu bu dönemde tezyinat İran ciltlerinin aksine bütün sathı kaplamaz. Attan veya üstten ayırma şemselerle cilde sade bir güzellik verilmiştir. Bu asırda şemseler sadece ovaldir. XV. yüzyıl ciltlerinde olduğu gibi kabartma şemse ile köşebentlerin arası çoğunlukla boş bırakıldığı halde bazen bunların aralarının kabartma veya halkar tarzında motiflerle doldurulduğu mülemma şemseler de yapılmıştır. Bu dönemde meydana getirilen deri görünümlü kumaş ve kumaş görünümlü deri cilt kapakları özellikle dikkat çekicidir. Kapak içleri XV. yüzyıl geleneğini devam ettirir. Bu asırda bordürler daha genişlemiş ve içlerine yuvarlak veya oval kartuşlar konulmuştur. Süslemelerde XV. yüzyıl motifleri de kullanılmakla birlikte daha çok klasik devrin bütün sanat kollarına hâkim olan stilize narçiçeği, altılı çiçek, çintemani-bulut ve bilhassa tırtıllı yaprak görülür.
XVII. Yüzyıl. Bu dönemde imparatorluğun duraklamasına paralel biçimde diğer sanat kollarında olduğu gibi ciltçilikte de bir duraklama hissedilir. Teknikte bir değişiklik yoktur; fakat gerek kompozisyonlarda gerekse motiflerin işlenmesinde bariz bir gerileme görülmektedir. Kapakların bir kısmında köşebent ve bordürler kalkmış, şemseler dikdörtgen karakterli bir hal almışken bir kısmında da oval şemseler yapılmış, kenarına bordür yerine kalınca zencirek çekilmiştir. Klasik forma sadık kalan örneklerde ise sa’lbekler iyice büyüyerek köşebentlere yaklaşmıştır. Burada şemse ve köşebentlere işlenen motiflerle bordürlerin motifleri arasında bir ahenksizlik mevcuttur. Bu asırda genel olarak işçilikte de bir gerileme olduğu görülür. Fakat her şeye rağmen bu asrın cildi renk anlayışı itibariyle asaletini muhafaza edebilmiş, altın ve muhtelif çiğ renkleri rast gele kullanarak zevksizliğe düşmemiştir.
XVIII. Yüzyıl. Bu asırda aradaki duraklama devrinden sonra yine klasik devrin güzel örneklerine dönülmüş ve III. Ahmed zamanında (1703-1730), özellikle Sadrazam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın teşvik ve desteğiyle çok güzel eserler meydana getirilmiştir. Bu dönemde klasik üslubun yanı sıra başka teknik ve üsluplarda da ciltler yapılmıştır.
Lake ciltler. XVI. yüzyılda bazı güzel örnekleri görülen ve XVII. yüzyılda diğer cilt türleri gibi duraklama dönemi geçiren lake ciltler, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bol ve çeşitli örnekleriyle tekrar ortaya çıkmıştır. Bu cildin en büyük ustasının Ali Üsküdari olduğu kabul edilir.
Realist motifi ciltler. Bunlar biri zerduz, diğeri klasik teknikli-realist motifi olmak üzere iki şekilde yapılmıştır. İkincisinde tarz klasik, motifler realisttir.
Yekşah ciltler. Bu ciltlerde ise üslup klasik olmakla birlikte teknik yenidir; XVIII. yüzyılın sonlarında ve XIX. yüzyılda zilbahar süslemeli ciltler de bu teknikle yapılmıştır.
Barok-rokoko ciltler. Bu asrın ikinci yarısında Avrupa tesirli barok-rokoko motiflerle süslenmiş ciltler yapılmaya başlanmıştır. Bu tarzda motifler deri üzerine fırça ile işlenmiştir. Bazı örneklerin zencireklerinde teberle yapılmış taramalar da bulunmaktadır. Genel olarak klasik devir cilt kapaklarında esas şema olan şemse ve köşebentler önemini korumuş, stilize süslemelerin yerine realist çiçek ve yapraklar yapılmış, bazen da bunun aksi örnekler meydana getirilmiştir.
XIX ve XX. Yüzyıl. XIX. yüzyılda klasik tarz deri kapak yapımı çok kötü örneklerle devam ederken XVIII. yüzyılın yekşah ve barok-rokoko ciltleri daha fazla rağbet görmüştür. Bu yeni usullerin klasik üslupla aralarındaki bağı tamamen kopardığı son devir Türk ciltleri için herhangi bir üslup ve mektepten söz etmek mümkün değildir. Cilt kapaklarındaki süslemeler bazen eski Türk motifleriyle yapılmış, çoğunlukla da Alman ve Fransız ciltlerinin etkisinde kalınmıştır. Bu son dönemde çok defa büyük preslerle modern aletler kullanılarak yapılan ciltlerde şu çeşitler görülmektedir: Deri aplike, deri röliyef, lake, yarım deri-cilt bezi, yarım deri-ebrulu veya batikli, suni deri, kağıt kaplı.
__________________
TUALİM
Tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla