Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.06.09, 16:18   #2
Kullanıcı Profili
Tualim
YÖNETİCİ
 
Tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetTualim
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 2
Mesajlar: 1.665
Konular: 1221
Bulunduğu yer: İstanbul
Standart Antik Yunan Tiyatrosu

TİYATRO TEKNİĞİ

Koro ve Oyuncu:
§ Koro ile oyuncunun gelişimi birbirine paraleldir. Dionysos şenliklerinde Dithyrambos okuyan korolar ellişer kişiydi. İ.Ö. 487 yılında koro on iki kişiye indi. Bunun bir nedeni, bir gösteride dört oyun ( 1 tragedya 1 satir) birden oynanma geleneği olabilir. Ayrıca 50 kişilik bir koro çok masraflı olduğu kadar, kalabalık bir koroyu çalıştırmak da çok zordu.
§ Koronun bütün temsil boyunca oyun yerinde kalması gerekiyordu, bu yazarlar için önemli bir sorundu. Koronun sürekli oyunda kalması , seyirciyi inandırıcı bir duruma gelmesi gerekiyordu.
§ İlk dönemlerde koronun çeşitli görevleri vardı. Koro, oyundaki acı olaylara ayna tutan, onları yorumlayan bir araçtı. Bir de oyunu 5 bölüme ayırıyordu.
§ Oyuncuların usta olmaları ve seslerini çeşitli rollere göre değiştirip ona göre hareket etmeleri gerekiyordu, çünkü bir oyuncu maske takarak çok sayıda oyun kişisini, bu arada kadını da canlandırıyordu.
§ Oyuncuların çok güzel şarkı söylemeleri ve gerektiğinde dans edebilmeleri önemliydi.
§ Yüzlerindeki ifadeleri değişmeyen maskelerle ifade esnekliğini, inandırıcı hareketleri getirmesi gerekiyordu oyuncunun. Halk, oyuncuları Dionysos'un hizmetkarları sayıyordu. Bu sanatçılar askere alınmazlardı. Ayrı bir yerleri vardı toplumda. Hatta sırasında elçilik göreviyle önemli bir yere gönderilirlerdi.


Kostüm ve Maske:
Tiyatroda kullanılan esas kostüm KİTON'du ; boyundan ayak bileklerine kadar dökülüyordu. Günlük yaşamda giyilen bir kostümdü; ancak tiyatrodaki bu kostüm diğerlerinden birkaç noktada ayrılıyordu.
§ Grekler kadınsı görünüşte olabilir korkusuyla kolsuz kiton giyiyorlardı, oysa tiyatrodaki kostümün bileklere kadar uzanan kolları vardı.
§ Günlük giyinişte, bele bir kemer konuyordu. Oysa tiyatroda göğsü altından bir kuşak sarılıyordu.
§ Günlük yaşamdaki kiton, beyaz ya da düz renkliyken, tiyatro kostümünün üstüne biçimsel süsler ya da hayvan resimleri yapılıyordu, bu süsler de renk renkti.
§ Kiton'un üzerine bir pelerin atılırdı,uzunsa HİMATİON, kısaysa KLAMOS adını alırdı. Bunlar da parlak renklerle süslenirdi.
§ Renkler simgesel olarak kullanılıyordu.
Koyu renkler acıyı, açık renkler sevinci simgeliyordu. Kraliçeler mor rengin egemen olduğu kostümler giyiyorlardı. Böylece daha ilk başta renklerle oyun kişilerinin karakterleri de ortaya konmuş oluyordu.
§ Oyuncular, boylarını yükseltmek için ayaklarına KOTHORNOS adı verilen yüksek tahta nalınlar giyerdi. Bunlara bazı yerlerde embates ya da okribas denirdi. Bu nalınların yüksekliği oyun kişisinin önemine göre alçak olurdu.
§ Oyuncunun görünüşünü abartmak için ONKOS denilen maskenin üzerine giyilen bir çeşit peruka ya da baş süsü kullanılırdı. Böylece oyuncunun boyu iki metrenin üstüne çıkardı. İnce uzun olmasınlar diye oyuncular yastıkla genişletilirdi. Bu kostüme KOLPOMA adı verilirdi.
§ Tek bir oyuncu maske değiştirerek çeşitli rolleri oynayabiliyordu.
§ Maske, oyuncunun yüzünden büyük olduğu için, onbeş -yirmibin kişilik tiyatronun arka sıralarından da görünmeyi sağlıyordu.
§ Maskelerin büyük, açık ağzı oyuncunun sesini büyütebileceği bir megafon biçiminde yapılıyordu. Maske ifade kadar sesi de büyütüyordu.
§ Maskelerin yapıldığı malzeme,bez, tahta mantardı.
§ Tragedyada 30 çeşide varan maske vardı. Orta,yaşlı ve ihtiyar adam maskeleri altı, delikanlı ve genç erkek maskeleri sekiz, uşak maskeleri üç ve kadın maskeleri on bir çeşitti.
§ Bunlardan ayrı olarak; tragedya ile komedya da efsane kişilerini göstermek için yapılan özel maskeler kullanılırdı. Boynuzlu Acteon, Kör Fineus,Çok gözlü Argus gibi. Irmakları,saatleri,musikiyi ve öç duygusunu gösteren maskeler de yapılırdı.
§ Somation:Komedyada kostümlerin altını doldurup gülünç görüntü vermek.
§ Komedya oyuncularının kostümü kısaydı ve arkadan ,önden de doldurulunca yusyuvarlak bir görünüm alırdı. Bacaklarını saran, daracık ( bazen ten renginde ,bazen süslü) bir triko giyerlerdi. Bir de abartılmış phallus takarlardı. Komedya oyuncuları onkos kullanmazlar ama çeşitli maskeler takarlardı. Maskeler komedyada belirli tipleri ortaya çıkarmış ve bu tipler önce Roma komedyasına daha sonra Rönesans'ta, halk tuluat tiyatrolarına kadar etki etmiştir.


SAHNE TEKNİĞİ

Tiyatro binaları, açık hava yapıları olmakla birlikte, buralarda sahne gereçleri, makineler ve dekor da kullanılıyordu. Oyun yerinin gerisinde, ortadaki daha geniş olmak üzere , 3 kapı vardır.
§ Ortadaki geniş kapıdan oyunun kahramanı, daha doğrusu kral, tiran gibi ülkeyi yöneten kimseler girer çıkarlardı.
§ Sağdaki kapıyı ikinci oyuncu,
§ Soldakini de daha küçük rolü olan 3 oyuncu kullanırdı.
Bu kapılar esas binaya açılırlardı. Binanın iki kanadına uzanan paraskenia adını alan koridorların biri kent merkezine, öbürü ise kentin kenar mahallelerine giden yola açılırlardı. Bu kapılar aynı zamanda değişik sahnelerin gösterilmesine yarardı. Özellikle ortadaki geniş kapı, bir iç sahne görevi görürdü. PİNAKES adını alan boyalı panolar kullanılırdı. Bunların oyunun konusu ile ilintili işlevi vardı. Dekor konusunda periaktoy adını alan, ekseni çevresinde dönen büyük prizma panolar vardı. Bunların her yüzüne değişik bir sahnenin görünüşü boyanırdı. Sahne değişimi, bu prizmaların ekseni çevresinde dönmesiyle sağlanırdı.

Ekkuklema: Yarım daire biçiminde bir yükseltiydi, bu yükselti kapılardan sığacak büyüklükteydi ve ek sahneler, taht salonu bu yükselti üzerinde gösterilirdi.
Eksostra: Tekerlekli bir yükseltiydi, ama ilkinden daha alçaktı, bunun üzerinde de bazı kısa sahneler oynanır ya da ölmüş olan bir kimsenin durumu gösterilirdi.
Mechane: Skene'nin sol yanına konulan küçük ve ilkel bir vinçti. Bu vinçle tanrılar indirilip çıkarılırdı.
Theolopeion: Mechane'nin görevini yapan, biraz daha değişik bir araçtı. Bazı kimseler bunun tanrıların durduğu bir üst yükselti olduğunu söylemektedirler.
Keranos: Bir vinçti,sahne üzerindeki cesetleri kaybetmede kullanılırdı.
Ayoram: Askı makinesi, tanrıları havada göstermek için kullanılırdı, bunun mechaneden ayrıcalığı iplerinin gözükmeyişiydi.
Krada: Sözlük anlamı, "incir dalı" dır. Komedyada kullanılan vinçti.
Skope: Garip bir araçtı, oyun düzenini hazırlayan kimsenin ( didaskolos'un = eğitmenin) temsili seyrettiği yerdi.
Fruktorian: Gözetleme kulesiydi.
Distepia: İkinci kat anlamına gelir. Oyuncuları, temsili seyrettikleri, binanın çatısıydı.
Keraunoskopeyon: Yıldırım makinesiydi.
Bronteyon: Gök gürlemesi sesi veren araçtı.
Karon Basamakları: Oyun yeri olan orkestranın zemininden oyun yerinin altına inen basamaklardı. Buradan hayaletler ya da yer altı tanrıları çıkardı.
Anapiesmata: Mekanik olarak ruhları yeryüzüne çıkaran ilkel bir asansördü.


TİYATRO YAPILARI:
1. Klasik Dönem Tiyatro Yapısı

Koro, hem tragedya, hem de komedya için en önemli dramatik öğeydi, bunun için de çok geniş bir oyun yerinin yapılması şarttı. Tiyatro sanatının yönünü din tayin ediyordu ve bunun için de çok sayıda seyirciye yönelmesi gereken oyun yerleri gerekiyordu. Halkın rahatça seyredebileceği bir dağın eteği ve oyunun oynanacağı bir düzlük, seyir olanağını artırmak için de oyun yerinin bir daire biçiminde olması gerekiyordu. Buna orkestra deniliyordu. Oyun yerinin ortasına da Tanrı Dionysos'a adakların yapılacağı bir sunak yapıldı. Bu ilkel gösterilerin yeri, zaman geçtikçe gelişmeye başladı. Önce bayıra, seyircilerin daha oturabilmesi için tahta sıralar yapıldı. Oyun yerinin arkasına ise; oyuncuların kostüm değiştirebilmeleri için önce bir tente, sonar bir çadır, daha sonra da ahşap kulübeler kuruldu. İ.Ö. 499 yılında büyük bir kaza oldu ve tahta sırlar çöktü. Bunun üzerine seyir yeri taş sıralardan yapılmaya başlandı. Oyunun daha iyi görülebilmesi için de taş sıralar daire biçimindeki orkestranın yarıçapını saracak yolda yanlara doğru da genişletildi. Böylece klasik dönem tiyatro yapısının son biçimi ortaya çıktı. Daire biçiminde bir oyun yeri, ortada bir sunak ve yine yarım daire biçiminde oyun yerini saran seyirci yeri. İ.Ö. 465 tarihlerinde yapılan tahta skenenin yerini böylece İ.Ö. 425'te alt kısmı taştan bir yapı aldı. Taştan yapılan skene daha ayrıntılı bir yapıydı. İ.Ö. V.YY. sonunda skene iki katlı oldu. Üst kata episkenion adı verildi. Burası sahne araçlarının ve vinçlerin kullanımı için yapılmıştır.
2. kat; birinci katın biraz gerisine yapılmış olduğu için 2. katın önü "konuşma yeri" anlamına gelen logeion adını aldı. Tanrılar buradan konuşurlardı.

2. Hellenistik Dönem Tiyatro Yapıları
Daha sonraki yüzyılda, oyuncular için daha yüksek bir sahne yapıldı. Bu sahne orkestradaki koroyla olan konuşmaları aksatmayacak yükseklikteydi. Hellenistik yapıların en güzel örnekleri Türkiye'nin Ege havalisindeki Dilene ve Bergama tiyatroları, Yunanistan'daki Epidauros Eretria,Oropos,Delos ve yeniden yapılan Atina'daki Dionysos tiyatrolarıdır. Hemen hepsinin tam yuvarlak biçiminde oyun yerleri vardır.

3. Roma Dönemi Tiyatro Yapıları
Roma Dönemi tiyatrolarının en önemlileri Batı Anadolu'dadır. Bunlar Termesos, (Burdur havalisi) Magnesis (Manisa yakını) Miletos (Söke)ve Efessos tiyatrolarıdır.
Bu tiyatrolarda;
§ Seyir yeri eskisi gibi kalmıştır.
§ Oyun yeri tam yuvarlak olma niteliğini yavaş yavaş kaybetmektedir. Skene, tam yuvarlağı bir ucundan kesmektedir.
§ Seyir yerindeki en alt sıra doğrudan doğruya orkestra ile birleşmektedir.
§ Skene, bugünkü sahnenin ilk biçimini almıştır. Orkestrayı kesen bölümün bir bölümü bir buçuk metrenin üstünde bir yükseklikle ikinci bir oyun yeri olması, arka planda 3 kapı ve sütunlar ortaya çıkmıştır. Grek tiyatro yapılarını Roma tiyatro binalarından ayırt eden temel özelliklerden biri,Grek yapılarının iki bölüm olmasıdır.
SOPHOKLES ( İ.Ö. 497-406)Kolonos köyünde doğdu.
§ On altı yaşlarında Pers zaferini kutlayan bir törenin çocuk korosunda şarkı söyleyerek ve arb çalarak sahneye ilk kez adımını attı.
§ 28 yaşında, orta yaşlara gelmiş Aiskhilos'un karşısına yarışmacı olarak çıktı ve kazandı.
§ Atina devletinin siyasal yaşamında önemli roller oynadı, iki kez devletin en yüksek makamı olan generalliğe atandı.
§ Grek tragedya yazarlarının içinde, gerçeği değil, ideali yani olanı değil, olması gerekeni gösteren bir ozan olarak özellik kazanan Sophokles tragedyaya üç oyuncuyu soktu.
§ Koroyu on iki kişiden on beş kişiye çıkardı.
§ Tragedyaya getirdiği en ilgi çekici yenilik üçleme ve dörtlemelerde oyunların konuları arasındaki bağı kaldırmış olmasıydı.
§ Boyalı dekor panoları geliştirdi ve tragedyaya Frigyalıların musikisini getirdi.
§ Sophokles ile tragedya olgun sanat biçimini aldı.
§ Sophokles geleneksel hikayeleri olduğu gibi uygular, bunları değerler ya da ne kadar gerçekçi oldukları üzerinde durmadan oyunlarına konu yapardı.
§ Oyun kişilerini birer karakter yapısı içinde veren ilk yazardı. ( Oyun karakterlerinde izlenen davranışlar, o karakterin kendi karmaşık kişiliklerinden ileri geldiği kadar çevrenin etkisiyle de biçimlenirdi.)
§ Sophokles'in korosu:Oyunun dramatik bölümlerini destekleyecek biçimdeydi. Oyunun organik bir parçası olmuştu. Koro kahramanın trajik yolunu daha da yoğunlaştırır ve anlamlandırır biçimde kurulmuştur.
§ Ancak artık koro 2. deredeydi. Gerçekçi değildi ama insani en iyi anladığı için inandırıcı anıtlar yarattı.


ESERLERİNDEN BAZILARI: Oidipus Kolonos'ta,Filoktetes Aias,Antigone,Kral Oidipus
AİSKHYLOS ( İ.Ö. 525-456)Eleusis'te doğdu.
§ Oyun yazarı olarak iki oyuncuyu getirdi. ( Ancak Aiskhilos'tan önce Mısır'da birden fazla oyuncu kullanmıştır. Grek yazarları bu işi, Mısır'da daha önce yapıldığını bilmeden ortaya çıkarıyorlardı.
§ 2. oyuncu ile koronun görevi azaltılarak oyuna bir esneklik sağlanmış oldu.
§ Persler, Tebai önünde Yedi Komutan ve zincirine vurulmuş Prometheus'ta 2. oyuncuyu getirmiştir.
§ Persler oyununda Darius'un hayali o dönemde bir yenilikti. Tiyatroda ilk hayalet bu oyunda ortaya çıktı ve Aiskhylos'tan sonra gelen yazarlar tarafından sık sık kullanıldı.
§ Aiskhylos'un dili ağdalıydı, düşünceleri zor anlaşılabilirdi. Çağdaşları bile onu zor bulurlardı.
§ Onun önemi dinsel törenleri dram sanatına yöneltmesiyle ortaya çıkıyordu.
§ Din ve Ahlak sorunlarını vurgulayan Aiskhylos'un oyun kişileri kalıplaşmış özelliklerin temsilcileriydi.
( Nefret,Gurur, Kızgınlık gibi...)
§ Aiskhylos trajik bir yazardır ama insan yaşamını trajik bulmaz; iyimserdir ve sonunda tanrıların herşeyi düzelteceğine inanır.
§ Oyunlarının tümünde dinsel bir tören havası vardır.
§ Ele aldığı konulara dolantılar sokmaz.
§ Oyun kişileri karakter değil, duyguların ve düşüncelerin temsilcileridir.


ESERLERİNDEN BAZILARI: Yalvaran Kızlar,Persler, Tebai Önünde Yedi Komutan, Zincire Vurulmuş Prometheus, Oresteio dörtlemesi bu dörtlemede bir oyun kayıptır diğerleri ( Aqamemnon,Adak Taşıyanlar, Omenidler)

EURİPİDES ( İ.Ö. 485-406)
§ Zamanında çok garip karşılanan büyük bir kütüphaneye, böylece dünyanın ilk tiyatro koleksiyonuna sahipti.
§ Felsefe,şiir ve tiyatroya,çok meraklıydı.
§ Bireyci eğilimle gelişen kuşkuculuk onda yaratıcı yola yönelmişti.
§ Euripides'in çoğu oyunları tragi komedyalardır. Bu yönden onun, insan yaşamını Aiskhylos ve Sophokles'ten daha doğru ve gerçekçi açıdan gördüğü anlaşılır.
§ Euripides antik Yunan geleneklerinden yeni gerçekler çıkarmıştır. O zaman kadar olan alışkanlıkları ve töreleri soruşturmaya başlamış, Atina halkının geleneğindeki insanlık dışı düşüncelere karşı durmuştur.
§ Geleneğe karşı çıktığı noktalardan biri; Atina devleti içinde kadına verilen değerdi.
§ Akılcıdır, mantık yoluyla tartışmalara girer. Bu tartışmaları da doğrudan doğruya seyirciye yöneltir. Mecazi anlamları sevmez.
§ Dram sanatına bugünkü anlamında prolog ve epilog bölümlerini getirmiştir.
§ Onun düşünce aşamasına oyun yazarları ilk kez Rönesans'ta ulaşmıştır.


ESERLERİNDEN BAZILARI: Herakles'in Çocukları, Hippolitos Hekuba, Andromak, Herakles'in Deliliği, Yalvaran Kızlar ( Oyunun adı Aiskhylos'un oyunu ile aynı ama konusu değil ) , Troyalı Kadınlar, Elektra, Medea

Derleyen : Ebru GÜMAN


Açıkça - 2003
__________________
TUALİM
Tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla