Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14.11.10, 20:29   #1
Kullanıcı Profili
Belirli Gunler
Moderator
 
Belirli Gunler - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetBelirli Gunler
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Nov 2010
Yaş: 54
Üye No: 1870
Mesajlar: 3.371
Konular: 727
Bulunduğu yer: İstanbul
Standart Ahilik Kültürü Haftası Konulu Konuşma Metni - Ahilik Kültürü Haftası

Ahilik Kültürü Haftası Konulu Konuşma Metni - Ahilik Kültürü Haftası ile İlgili Konuşma Metni - Ahilik Kültürü Haftası Konuşma - Ahilik Kültürü Haftası



08/10/2006 - Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
AHİLİK VE ORTAK DEĞERLER


Ülkemizde toplumsal ve siyasal bir sıkıntı baş gösterdiğinde hemen her ağızdan koro halinde ortak değerler hatırlatılır. Bin yıldan beri Anadolu halkının bir arada ve kardeşçe yaşadığı söylenir. Söylenir de bu ortak değerlerin ne olduğu bilinmez. Tabi ortak değerlerin nasıl oluştuğu da…Bazı yazarlar bu oluşumu gizli güçlere bağlarlar. Bazıları da laf ebeliği yaparlar. Bu bazen tarihi doğru okuyamamaktan bazen de tarihi bilincinde olmamaktan kaynaklanır.


En son “Karagöz ve Hacivat neden öldürüldü” filminin yapımcıları Ahileri ve Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşanan olayları yanlış yorumlayarak Ahileri menfaatçi, fırsatçı ve ahlaksız olarak göstermiştir.

Ahilik, toplumda yaşayan herkesi birbirine yaklaştıran, kaynaştıran, dost edindiren ve dayanışma kurulmasını sağlayan bir olgudur. Ahiler şunu çok önceden fark ettiler. Bir toplumda, fertleri birleştiren müşterek kıymetler ve bağlar kurulmadığı veya sahip olunan değerler kayıp edildiğinde, görünüşteki bütünlüğe rağmen, birliğin bozulacağı, içten içe parçalara ayrılacağı bilincindeydiler. Orta çağda Avrupa'da din ve mezhep çatışmalarının Anadolu'ya sıçramasını önlemek için dil, din köken farkı gözetmeksizin, hiç kimsenin inancına karışmayan bir çalışma ortamı hazırladılar. Yani onlar, Bir toplumda ortak değerler korundukça birlik ve beraberliğin devam edeceğinibiliyorlardı. Bu konuşmamızın asıl amacı da bu birlikteliği hatırlatmaktır. Toplumu birbirine bağlayan bu önemli bağların, nasıl bir araya getirildiğini; Ahiliği okudukça ve özümsedikçe daha iyi anlayacağız.
Bir toplum ortak değerlerini korudukça birlik ve beraberliği devam eder. Türklerin Anadolu'da 1000 yıldan fazla bir süre içinde varlığını korumasındaki sır, Ahilik anlayışı içerisinde toplumun yalnız bir grubunun değil bütün katmanlarının bu değerlere saygı göstermesi, ona içten bağlanmasıdır.
Bu bağda bireyler arasında ayrıcalık gözetilmez, herkese eşitdavranılır. Burada ölçü, hak ve adalettir. Bir kimse hak ettiğinden ne fazlasını ne de eksiğini alır. Bununla birlikte, toplumda sosyal tabakalaşma oluşabilir, yani kimi zengin kimi fakir olabilir; ama ikisi arasında ki fark çok fazla olmamalıdır.

Bir bakıma Ahilik orta tabakanın oranca yüksek olduğu bir düzeni kurarken, asıl amaç toplumun top yekûn kalkınmasıdır. Buna bir örnek verecek olursak; Ahilik sistemini benimseyen Osmanlı Devleti'nde orta tabakayı temsil eden nüfus, zengin ve yoksulların toplamından daha fazladır. Değerli tarihçimiz Halil İnalcık'ın araştırmaları ve bu konudaki tespitleri, tezimizi desteklemektedir.

Ahilik zenginliğe karşı değil, şımarıklığa, israfa, tembelliğe ve miskinliğe karşıdır. Yani maddi zenginlik, manevi zenginlikle birlikte olmalıdır. Bu duygunun pekişmesi sonucunda, zenginler; halkın ihtiyacı olan bazı tesisleri; yol, köprü, vakıf ve zaviye denilen konuk evleri kuruyor, kazancının büyük bir bölümünü bu yolda harcıyorlardı. Toplumun ihtiyaçlarını göz önünde bulunduranlar, ondan herhangi bir çıkar beklemeyenler, halk yanında değil kıskançlık; çok büyük saygı görüyor, zenginliği de doğal karşılanıyordu.
Ahilikte, çalışan herkes kendi kazancıyla yaşamaya alışmıştı. Üretmeden, çalışmadan üleşmek mümkün olmadığı gibi, gayri ahlâki bir usulle para kazanma ve zengin olma yolları da kapalı idi. Çalışmak ve üretmek, alın teri ile kazanmak Ahilikte bir “ ahlak ” kuralı hâlini almıştı. Bunun için herkesin mutlaka bir mesleği ve işi olmalı idi.
Ahi kendi kendine yeterli insan olmalıdır. Kimseye yük olmayacak kendi elinin ekmeği ile ayakta kalacak; bununla da kalmayacak ekmeğini herkesle paylaşabilecektir. Ahilik halkın sırtından geçinenlere, haksız kazanca, hileli işlere, hele hele bir köşeye çekilipTembel tembel oturanlara karşı çıkmış, onlarla mücadele etmiştir.
Ahilik düzeninde, iş ve meslek ahlâkını mecburi kılan kurallar geliştirilmiştir. Kendinden önce başkalarını düşünmek ve kollamak, hak ettiğinden fazlasını istememek, kanaat ve tevazu ölçüleri içerisinde “hırs” ve bencillikten uzakta durmak, kendi yeteneğine uygun bir işle meşgul olmak, sanatını mutlaka bir pîr 'den, üstattan öğrenmek ve birliğin, beraberliğin korunması için herkese saygı, sevgi göstermek, Ahiliğin mutlaka uyulması gerekli görülen, âhlak ve görgü kurallarını oluşturuyordu.
Bu kurallar, Ahileri, tekke ve türbelerde çöreklenen, el açıp halkın kutsal duygularını sömüren, başkaların sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getiren, çalışmayı, kazanmayı küçük gören zümrelerden ayırt etmektedir. Orta Çağ tarihi bu tür zümrelere karşı mücadele çağıdır. Ne yazık ki bu zihniyetin kökü tam olarak kurutulamamış, zaman zaman nüksetmiştir. Ancak, halkın yararına hizmet veren, iyi niyetli, fakat zararı kendine olan zümreleri diğeriyle de bir tutulmamalıdır. Zira onlar herkesin anlayamayacağı hak aşıklarıydı. (Alperenlerdi)

Büyük Yunus birlikten dirlik doğacığını şu veciz sözlerle ifade etmiştir.
“GELiN CANLAR BİR OLALIM, DİRİ KALALIM.”

Galip Demir,

AHİ KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA VE EĞİTİM VAKFI BAŞKANI
Belirli Gunler isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla