Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11.02.09, 13:07   #1
Kullanıcı Profili
Tualim
YÖNETİCİ
 
Tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetTualim
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 2
Mesajlar: 1.665
Konular: 1221
Bulunduğu yer: İstanbul
Standart Fotoğraf ve Şeyselleşme

Fotoğraf ve Şeyselleşme

Şeyselleşme (reification) sözcüğü Almanca kökenlidir, İngilizce değil. Marksist estetikçi Lukacs 1920’lerde şeyselleşmeyi, kapitalist toplumun ****cı doğası nedeniyle, sınıf bilincinin ortaya çıkışını imkansız kılan bir biçimde, toplumsal ilişkilerin nesneleşmesi (‘nesnelleşmesi’ değil) olarak tanımlar.
Bu durumda sanat eseri de alınıp satılan bir ****dır, manevi yanı yoktur. Aynı izlek üzerindeki Walter Benjamin’e göre ise, fotoğraf gibi teknolojik olarak kezlerce çoğaltılabilen ürünler daha da şeyselleştiricidir.Fotoğraf şeyselleştirir.Neden? Çünkü güzelleştirme ****laştırmadır, güzele yabancılaştırıcıdır, özellikle de fotoğrafınki, özellikle de reklam fotoğrafınınki…Fotoğraf şeyselleştirmeyebilir.Nasıl mı?Diane Arbus’un ‘New York Acuzeleri’ gibi… Bizim salya sümük çocuk, bumburuş ihtiyar, sofrada yeri öküzümüzden sonra gelen kadın fotoğraflarımız gibi değil… Fotoğraf şeyselleştirmeye çok yatkındır, çünkü kitlesel üretimi giderek kolaylaştırılmaktadır, popüler kültüre daima hitap eder (özellikle medyadaki kullanımı nedeniyle), görünen olan değildir, vd…
Fotoğrafın şeyselleştirmesinden asla ve kata kaçınılamayacağını önesürenler vardır, Susan Sontag ve Roland Barthes gibi… Bundan emin değilim, çünkü kendim de bir fotoğrafçıyım. Öncelikle çok az kare çekerim, yılda maksimum 100 kare. Ardından çok dar konulara yoğunlaştım: Biri Boğaz’daki ayna, ikincisi İstanbul’daki bulutlar; onların da belleğimden önceden çok daraltılmış örneklerini arar ve bulurum. Sonra fotoğrafımı güzelleştirmem. Örneğin otoportremi çekerken kolumu ve çok ucuz bir makinayı kullanırım, yakınlık nedeniyle kare flu çıkar ama yüzümün enstantanesini yakalayabilme yetisini kullandığım için görsel ifade tam ben olur.
En sonunda da Üçüncü Dünyalı’yım, kapitalist mülkiyetçi altkültürüm yok. Tüm bunları düşününce, ben fotoğrafı ‘shoot’ etmem, sonuca, yani ürüne sahip olmam, ait olurum. Reklamcıların şeyselleştirmeden kaçınamayacağı yargısına % 99,99 katılırım ama bir istisna payı da bırakırım. En son denenen (burada savaşa ilişkin) fotoğraflardan klip yapma yolunun, klibi ticari şeyselleştirmeden kurtarabileceği kanısındayım. Bunu o klibi görmeden yazıyorum, gördükten sonra düşüncem değişebilir.Şeyselleştirme özü itibarıyla bence ****laştırmadan çok, ruhsuzlaştırmadır, ‘libidosuzlaştırma’ da denebilir. Nasıl ki Holywood filmlerindeki aşk ölüyse, reklam fotoğraflarındaki güzellik de ölüdür. O nedenle, karşı şeyselleştirme veya panzehir fotoğrafçının işe canını katmasıdır ki Diane Arbus öyle yapmıştır. Haa, bir de duygusaldan çok, düşüncesel, yani kognitif olup, bunu zihinden kültüre informatiğe dönüştürebilir olmak daha evladır.Bu yalnızca bir yol, başka yollar da olabilir. Ancak, henüz onları bilmiyorum.Dipnot: Fotoğrafın ****lığı konusunda çok yazıldı, görülüyor ki herkes durumu gayet güzel açıklamış. O nedenle o yönü es geçtim.
ALINTI
__________________
TUALİM
Tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla