![]() |
Fotoğraf
Fotoğraf
Dallarına türküler sinmiş meşe Döktü yapraklarını döktü hüzünle Ses oldu karıştı toprağa Ses oldu tohum oldu umut oldu Evvel bahar açıldı çiçeklerle Yağmur oldu yağdı seslerimiz Irmak oldu ağdı toprağa Ağdı toprağa tenlerimiz O çiçekler o çimenler Öğrenir mi seherleyin kuzulardan kuşlardan Söyler mi her bahar türkümüzü -Ak kuğular da sökün etmiş yurdumdan- Baş ucunda semah tutmuş turnalar Üzerinde türlü türlü çimenler Papatyalar gelincikler allı yeşilli -Kaç kuzulu ceylan yad avcı geldi- Koca meşe dayamış da başını Orfeusun dizine dalıp gider Çiçekler çimenlere çimenler rüzgârlara Bizim türkülerimizi söyler... Aydın Hatipoğlu |
Göç
Göç
Gidenler gecikmiş günleri götürdüler Birlikte ne kadar yalnız olduklarını Gözleri yanılsamalarla bağlı gelip Görmediklerini göstermeye gittiler Kazılardan sevdalar çıkıyor Kız küpeleri gözyaşı şişeleri Kaç yıldız yılı çalınmış ekmeğimiz Kırık kazma ucu kuytu gizlerimiz Seldik akıyorduk karlı koyaklardan aşıp Ta çini maçinden bahri cedit diyarına Altın fildişi esaret ve miskü amber Suda izi kalmış bir söz bırakıp yarına Açtık ama şehvetli ve dehşetli susuz Sevdik yana yana saçları sürgün güzeli Alazı kavurur kurumuş yaprakları Pıhtılaşır zaman çiçeklenir gülüşünde... Aydın Hatipoğlu |
Gönlüm Yangın Ertesi
Gönlüm Yangın Ertesi
Cemal Süreya için Yine avlusundayız Güvercin göklerinin Mor ayazlar avlusu Günlerden pazartesi Mahmur sevda yorgunu Çıkmıyor sabahlara Ey cinayet vurgunu O dalgın gülümseyiş Masalarda çizilmiş Bir resim terkisinde Söylenmemiş acılar Hiç yaşanmamış gibi Hem tende duymak teni Canı candan saymamak Vermek her isteyene Tabaktaki bozukluk Nerde bardaklar nerde Nerde sevgi pınarı Alazı vurdu geçti Yaktı cemalin narı... Aydın Hatipoğlu |
Gün
Gün
Perdeyi açıverince Üryan bir sabah takılıyor dallara Gümrah gözlerinde çiçekleniyor şafak Mahmur saçları çözülüyor gecenin Çığ düşmüş yapraklara yazılı Rahvan yazgısı yoksulluğun Kınında hüznü taşıyan bir çingene şarkısı Uzuyor tekerlerin tıkırtısında Sevince bulanıyor elin Sokakta kuş seslerini siyaha boyayan çocuk Kapıda gün Hakkını helal et sevgilim... Aydın Hatipoğlu |
Gün Olur
Gün Olur
Gün olur Ölür içindeki kıvılcım Duyarsın yitişin sızısını Kimliksiz bir kız ikiz doğurur Dil yalnızlığı yoğurur Biçimde Kim bilir kim bulur Asker postallarımın izini Alır götürür tarzı nevin vapuru Çocukluğumun firuze denizini Bekler hâlâ salacak iskelesi O sesi Hecelerken geleceğin yangınını Bakarsın deler kuzeyli kadınlar Bu ürkek ülkenin karanlığını Kırık acemi sözcüklerden Anlarsın bir çığlık gibi Sönmüş ateş Çağır sağır kayalardan Üzengisini sürüyen yağız atlıyı Ayaları kan Bak gümüş ışığında yalabir Soluğu tükenmiş tanrısı Umutsuzluğun... Aydın Hatipoğlu |
Hanımeli
Hanımeli
Gün mü uyanıyor Gül mü Yaprağında çiğ tanesi Koklasam Süt mü sızmış balam Gül memelerden Bir bebek gülüverse Okşasam Seher yeli geçer gibi Gelin dalından Dağıtsan saçlarını Uzan/san Bir çin porseleni kadar saydam -Sırçadandır gümüş teni sırçadan- Düşlerin ürperir mi Dokunsam Sanki mermer heykellerde yaşayan Kadim yunan Yakın dursa da Uzak san Bir de pamuk toplarken gör tarlalarda Türküsünü tutturmuş mu sana usuldan -İnci takmış sedef gerdan üstüne- Düşün/sen Pembe bulutlar dağılır yüzünde Ak laleler gibi durur elleri Eğilip su içer gibi çeşmeden Öpsem... Aydın Hatipoğlu |
İpin Ucu
İpin Ucu
Sabahlara yalnızlık gibi çıkıyor Yorgun iklimlerin sürgün alacası Pus sabaha bulanıyor sabah gerinen güle Kurumuş düş yapışkanlığı da cabası Neden öyle kırgın bakıyor resimlerde Camda bir fesleğen hüznü perde arası Pus güne bulanıyor gün kana kan acıya Camda gama boyanmış bir karanfil sevdası Kara kıl çadırlardan dünyaya açılan yaz Balaca bir kuş içinmiş çınarın kocaması Camda kıpkırmızı sardunyanın sevinci Yüzüm umudun bayrağı yüreğim bozgun sonrası... Aydın Hatipoğlu |
Kaçma Dur
Kaçma Dur
Gölgelenir Işıklı gözlüklerin Solgun yıldızlar taşır Gagalarında tutsak kuşlar Ham ervah Bir sarhoş çığlığı gibi Boşlukta sallanır mısraların Kaçırma gövdeni Gelincikler Boynu bükük kalmasın Kırılmasın sevginin heykelleri Ve uzay yıllarında soluklansın Sesi delikanlı coşkularımızın Alıp götürdüğün Sararmış resim Nice zamanların nakışından süzülmüş Hüzünlü bir seferberlik türküsüdür Bir derviş gibi düşün kendini Bir bütünün içinde Sevinçlerin acıların çilelerin içinde Kavgaların umutların sevdaların içinde Kaçma dur Korkularına sarıp sarmaladığın hançer Otuz yıllık merhabamdır... Aydın Hatipoğlu |
Kaf Zal Mim
Kaf Zal Mim
Tutuldu tur ve tuba Güneş ve ay Ve bilcümle kâinat Güya ki kurtulacaktı dünya Onun ellerinde Elleri havva Oysa taştı duvardı kayalar Keskin kılıç sivri mızraktı Kül elenmişti başı Yazısı kara Sevdası bölünmüş Çırılçıplaktı Karnında belli belirsizdi yükü Aktı sıcak yuvasından can Ölümdü kuşatan çepeçevre yaşamı Baktı perdelenmiş kirpiklerinin arasından Elleri aşiret döğmeli kadınlara Kadınlar kürtçe konuşuyorlardı Dilleri telaş telaştı Şaştı o an aklından geçenlere Durdu üryan yalnızlığıyla boşluğa Harami gölgeleri büyüyordu karanlıkta Yangın yerleri çöldü Yüreği hun bağrı delik deşikti Acının eşiğini aştı Yırttı tırnaklarıyla karanlığı Çığlığı çölde çan seslerine karıştı Yarık tabanlarıyla harmanilerini savuran kadınlar Ağıta durdu Kan ve ağu sızıyordu ezgilerinden Kanında tan vuruyordu ağıt seslerine Tutuldu tur ve tuba... Aydın Hatipoğlu |
Kanlıca
Kanlıca
Sen zehir yeşili bir resimsin Kararmış çam ormanlarından Eski izniklere sıçramış acı Ellerinde pürüzsüz beykoz izleri Sen serin bir çizgisin Uçuk denizlerin zemherisinde Çeşmibülbül burgacında yükselip Umuda huruç eden selçuki derviş Sen zor bir küheylansın Özgür ırmaklar akar soluğunda Bakar mermer merdivenli tapınaklarda Donmuş gülümseyişiyle meryem Sen bir masalsın düş kuşaklarında Yasak sevdalar yazan elyazmaları Hirada inzal olan büyü ve cinsellik Gün görmemiş bir köy kızısın belki de ilk... Aydın Hatipoğlu |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:24. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.